1. Homepage
  2. Maden işçileri için yeraltında ciddi riskler var
Genel

Maden işçileri için yeraltında ciddi riskler var

Maden işçileri için yeraltında ciddi riskler var

Başta kömür madencileri olmak üzere birçok meslekten işçiyi etkileyen pnömokonyoz hastalığı da işçi sağlığını tehdit eden hastalıklardan biri. 4 Aralık Madenciler Günü öncesinde Türk Toraks Derneği ve birçok farklı kurumun işbirliği ile masaya yatırılarak bir sempozyum düzenlendi.

Zonguldak’ta önemli toplantı

Sempozyumda konuşan ve ekonomik koşullar nedeniyle özel sektörde çalışmaya devam eden emekli bir maden işçisinin anlattıkları ise madenlerdeki denetimlerin önemine dikkat çekti. Şu an 60 yaşın üstünde olan maden işçisi “Yeraltı çalışma koşullarının resmi dökümanlardan çok farklı, iş güvenliği açısından ciddi eksiklikler bulunuyor. En az 150 yıllık eski makinelerle çalışılıyor, denetim ise yetersiz” diye konuştu. Türk Toraks Derneği Mesleksel Akciğer Hastalıkları Çalışma Grubu ve Türk Toraks Derneği Batı Karadeniz Şubesi ile Türkiye Taş Kömürü Kurumu (TTK), Çalışma Sosyal Güvenlik Bakanlığı, İş Sağlığı ve Güvenliği Genel Müdürlüğü (İSGÜM), Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Tıp Fakültesi Maden Mühendisliği Fakültesi’nin işbirliği ile Zonguldak’ta “Her Yönüyle Pnömokonyoz” sempozyumu düzenlendi. Sempozyumda uzmanların yanı sıra pnömokonyoz tanısı olan maden işçileri de yer aldı. Meslek hastalığı nedeniyle sağlığı zarar gören işçiler yaşadıklarını anlattı. Sempozyumda, Türkiye’de Pnömokonyoz sorunu ve çözümleri ile bölgedeki pnömokonyoz yükü, toz ölçümü, işçi sağlığı izlemi ve erken tanı ve koruyucu programlar hakkında konuşuldu.

Pnömokonyoz nedir

Türk Toraks Derneği Meslek Hastalıkları Çalışma Grubu üyesi Prof. Dr. Peri Arbak hastalığa dair bilgi verdi ve şunları söyledi: Özellikle kömür tozu, silika ve asbest başta olmak üzere solunabilir inorganik tozların uzun süreli solunması sonucu akciğer dokusunda kalıcı hasara yol açan, ilerleyici bir mesleki akciğer hastalığı olan pnömokonyoz, önlenebilir bir hastalık olmasına rağmen hâlâ ülkemizde önemli bir halk sağlığı sorunu olarak varlığını sürdürmektedir. Zaman içerisinde akciğer kapasitesini azaltan, solunum yetmezliği ve ölümlere neden olan bu hastalık kömür madencileri, taş ocakları, seramik ve kumlama işçileri, asbest ile çalışan inşaat işçileri, yapay taş ve kuartz işleten atölye işçilerinde görülüyor. İnsan sağlığı açısından önemli bir risk oluşturan bu hastalık göçükte kalma, grizu patlaması ve daha birçok iş kazasının ve faciasının yanısıra, solunan inorganik tozlara bağlı olarak bölgede pnömokonyoz önemli bir sorun olarak devam etmektedir. 

Resmi sayılar sadece buzdağının görünen yüzü

Prof. Arbak, “Pnömokonyoz Türkiye’de bildirilen mesleki akciğer hastalıkları içinde büyük bir paya sahip. 2024 yılı SGK istatistiklerinde 888 meslek hastalığının 114 tanesi pnömokonyozlardan oluşmakta ancak resmî istatistikler, gerçek yükü yansıtmamakta olup, buzdağının yalnızca görünen yüzüdür. Bu durum, ülkemizde pnömokonyozun ciddi şekilde az tanı ve az bildirim sorunu olduğunu göstermektedir. Zonguldak kömür havzasında yapılan çalışmalarda, madenciler arasında pnömokonyoz sıklığının yıllar içinde azalsa da hâlâ dikkate değer düzeyde olduğu ve toz kontrolü, havalandırma, periyodik sağlık izlemleri gibi koruyucu uygulamaların güçlendirilmesi gerektiği bildirilmektedir. Güncel çalışmalar, pnömokonyozun yalnızca kömür madencilerinde değil yapay taş ve mermer işleme, tünel ve inşaat işleri, dökümhaneler, kumlama, seramik, diş protez laboratuvarları gibi sektörlerde de hızla arttığını göstermektedir” dedi.

Erken tanı ve tarama programı oluşturulmalı 

Yüksek riskli sektörlerde tek merkezden yürütülen bir kayıt ve izlem sisteminin kurulması gerektiğine dikkat çeken Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu, “Ülkemizde halen kullanılan metreküp başına 2.4 mg kömür tozu ve metreküp başına 3 mg toz sınırları, güncel bilimsel veriler ışığında güncellenmelidir.  Mekanize madencilik yatırımlarının teşvik edilmesi ve yarı mekanize, klasik ocakların kademeli olarak dönüştürülmesi planlanmalıdır. Yapay taş işleme atölyelerinde görülen yeni nesil, agresif seyirli silikozis için ise ülke çapında özel bir erken tanı ve tarama programı oluşturulmalıdır. 4 Aralık Dünya Madenciler Günü’nde, yer altında emek veren tüm çalışanların sağlığını korumanın yalnızca bir zorunluluk değil, toplumsal bir sorumluluk olduğu gerçeği bir kez daha karşımıza çıkmaktadır” dedi.

Resmim dökümanlar ile çalışma koşulları çok farklı

Sempozyum içinde düzenlenen sosyal oturumda ise iki maden işçisi yaşadıklarını paylaştı. 60 yaşın üstünde ve emekli olmasına rağmen ekonomik koşullar nedeniyle çalışmaya devam eden maden işçisi şunları söyledi: Yeraltı çalışma koşulları resmi dökümanlardan çok farklı, iş güvenliği açısından ciddi eksiklikler var. En az 150 yıllık eski makinelerle çalışılıyor. Denetim yetersiz. Maden işçisi ayrıca, grizu patlamalarına karşı uyarıcı cihazların mutlaka çalışır durumda olması gerektiğini, bir göçük altında kalma deneyimini paylaşarak iş akışındaki hataların amirlerden de kaynaklanabileceğini ifade etti. Kendisine emeklilik sonrasında ne yaptığı sorulduğunda ekonomik nedenlerle özel sektörde çalışmaya devam ettiğini söyledi. TTK çalışanı diğer işçi pnömokonyoz tanılı olduğunu, kendisine iş değişikliği yapıldığını bildirdi. Kendilerine maske verildiğini, ancak işçilerin maskeyi genellikle kullanmadıklarını, eğitimlerin artırılması gerektiğini belirtti. TTK yetkilisi pnömokonyoz tanılı işçilerin yeraltından yer üstüne çıkarıldıklarını, işsiz kalmadıklarını vurguladı. 

Toplantının sosyal oturumunda Prof. Dr. Zeki Kılıçaslan şu değerlendirmeleri paylaştı:

– Meslek hastalığı tanısı alan çalışanlar işsiz kalmaktalar,

– Mesleki rehabilitasyon uygulamaları zorunlu hale getirilmeli, 

– Meslek hastalığı tanısı alan çalışanlar sosyal güvenlik açısından korunmalı ve devlet güvencesine alınmalı,

– Rehabilitasyon yalnızca fiziksel değil, ekonomik ve mesleki boyutlarıyla bütüncül bir yaklaşım içinde gerçekleştirilmelidir.

Bilimsel oturumlar 22 Kasım 2025 tarihinde Bülent Ecevit Üniversitesi Şebnem Kargı toplantı salonunda sürdürüldü. Toplantılarda madencinin akciğer hastalığı, kot taşlayıcılarının silikozis hastalığı, pnömokonyoz radyolojisi alanında ve pnömokonyoz tedavisi alanındaki yenilikler, kömür madencilerinde akciğer kanserlerinin sıklığı konu başlıkları alanlarında uzman akademisyenler tarafından aktarıldı Türk Toraks Derneği Merkez Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Çağlar Çuhadaroğlu ise sözlerini şöyle noktaladı: “Türk Toraks Derneği olarak toza maruz kalan işçilerin sağlığını korumak, hastalıkların tanısı, izlemi ve tedavisinde üstüne düşeni yapmak üzere Zonguldak’ta, Soma’da sürdürdüğü seri toplantılara ve seramik işçilerini de çalışma programına alarak yolumuza devam edeceğiz.” (BSHA – Bilim ve Sağlık Haber Ajansı) 

İlgili Yazılar